Tarihi, Cumhuriyet tarihimizden de eski, en köklü üniversitelerimizden biri olan İstanbul Üniversitesi, 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 110. Yıldönümünde, internet sitesinden bir kamuoyu duyurusu paylaştı. Bundan 30 yıl önce İşletme Fakültesi İngilizce programına yatay geçiş yapan İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ve onunla birlikte 28 kişinin üniversite diplomasını iptal edildiği bilgisi, kamuoyuna bomba gibi düştü. Oysa aynı üniversite, tam iki yıl önce, sosyal medya hesabında İşletme Fakültesi’nin 55. Kuruluş yıldönümünde, “değerli mezunumuz" diyerek Ekrem İmamoğlu’nun fotoğrafını paylaşmıştı.
İstanbul Üni. İşletme Bölümü’nü bitirdikten sonra aynı üniversitede yüksek lisans eğitimini tamamlayan İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığı’na aday olduğunu açıklamasa, yine aynı karar çıkar mıydı?
Üniversite mezunu her Türk vatandaşı bilir ki, üniversite diploması olmasa, yüksek lisans hakkı da tanınmaz.
19 Mart’tan bu yana üniversiteli gençleri meydanlara döken kırılma noktası, İmamoğlu’nun gözaltı ve tutuklanma sebebinden öte, bir kazanılmış hak olan diplomasının iptalidir!
“İmamoğlu’nun diploması iptal edilebiliyorsa, herhangi birimizin de yıllarca okuyarak hak kazandığı diploması, eğitim hakkı, bir gün bizim de elimizden alınabilir” gerekçesiyle üniversite gençliği ayağa kalktı.
Diplomalı ev gençleri de katıldı aralarına. Yaşamlarının en verimli döneminde, diploması olduğu halde, iş bulamayan her 3 gençten biri evde oturuyordu. Geleceği çalınan bu gençlerin sayısının 4 milyona tekabül ettiğini söyleyelim.
Ev gençleri de indi sahaya.
Önce İstanbul Üniversitesi öğrencileri harekete geçti. Onları İstanbul Teknik Üni. ODTÜ, Hacettepe izledi. Öğrenci protestoları kelebek etkisiyle tüm ülkedeki üniversitelere yayıldı. Bu gençler küfürsüz direniyorlar. “Çok uzun zamandır olmak istediğimiz yerdeyiz”diyorlar. “Farklı görüşlerde olabiliriz ama hepimizin geleceği çalındı. Gençlerin, yoksulların, emekçilerin ezilmesinden bıktık. Canımıza tak etti” diyerek yürüyorlar.
Evde “yatağını bile toplamıyor” diye yakındığımız Z kuşağı, Saraçhane mitinginin baş aktörleri oldular. Zekice hazırlanmış pankartları, ezber bozan sloganları, şaşırtıcı eylemleri ile herkesi şaşırtıyor, sahada demokrasi dersi veriyorlar.
Onlar Gezi eylemleri zamanında henüz çocuktu. 8-9 yaşlarındaydılar. Büyüdüler, bugün meydanlardalar. 68 kuşağının torunları olarak, 68 kuşağı kadar merhametliler.
Meydanlarda, arkalarında çöp bırakmayacak kadar temizler.
Gençliğin sesini duymayan iktidara çok tepkililer ancak CHP’ye ayar verecek kadar da politik, polis barikatının önünde OKEY oynayacak kadar eğlenceliler.
Gözaltı ve tutuklamalardan korkmuyor, “zaten bu ülkede bir geleceğimiz yok. Kaybedecek de hiçbir şeyimiz yok” diyorlar.
Bu ülkenin geleceği onlar. Türkiye nüfusunun yüzde 15’ini oluşturuyorlar. Teknolojinin içine doğdular. İnternet ve dijital teknolojilerle haşır neşirler. Sosyal sorumluluk bilincine sahip, duyarlı ve sosyal medyada hepimizden daha çok yetkinler.. Bireysel bir tepki değil onlarınki. Ülkedeki hak, adalet, özgürlük arayışının yansıması. “Bana yasal, sana yasak” düzeni değişene kadar, adaletsizliğe, eşitsizliğe, geleceksizliğe karşı direnmeye devam edecek gözüküyorlar.
Ezber bozan Z kuşağının karşısına bir duvar gibi dikilmek, gözaltı ve tutuklamalarla susturmaya çalışmak yerine, seslerini duyma zamanı gelmedi mi?
Çok Okunanlar

İmamoğlu’nun gözaltı kararı Ankara’yı karıştırdı iddiası

Fark daha da artıyor, iktidarda düşüş sürüyor! MHP'de baraj tehlikesi

Volkan Konak'ın vasiyeti ortaya çıktı!

Bayramda marketler açık mı?

İmamoğlu operasyonlarındaki gizli tanık muamması sürüyor

Volkan Konak hayatını kaybetti! Ayrıntılar ortaya çıktı

Gençlerin heybesi taştı!..

Volkan Konak'a spor dünyasından veda mesajları!

Piyasada İmamoğlu operasyonunun yankıları sürüyor

Bayramda plan yapanlar dikkat!