Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,5658
Dolar
Arrow
33,9499
İngiliz Sterlini
Arrow
44,6408
Altın
Arrow
2814,0000
BIST
Arrow
9.577

Helalleşmek, yumuşamak ve normalleşmek

Son günlerde bir yumuşama ve normalleşme söylemi Türkiye’nin gündemini oluşturan hale gelmiştir.

Bilindiği üzere cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi de yersiz bir helalleşme süreci mevcut idi.

Anayasanın başlangıç bölümünde ‘’millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı ve laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılmayacağı’’ belirtilmiştir.

2002 yılında iktidara gelen AKP tarafından yukarıda belirtilen temel ilkeler baştan itibaren yok sayılarak, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ile hesaplaşılmaya girişilmiş ve toplumun huzuru, adalet ve insan hakları anlayışı onarılamayacak ölçüde zedelenmiştir.

AKP’nin 22 yıllık iktidarı döneminde Ulu Önder Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin bütün kazanımları yok edilmiş, kaldırılması vaad edilen yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar zirve yapmıştır.

Dini referanslar ile yönetilmeye kalkılan ülkede, ekonomide cumhuriyet tarihinin en kötü tablosu yaşanmaya başlamış, hukuk, eğitim, güvenilk başta olmak üzere hergün neredeyse her konuda skandal gelişmeler kamuoyuna yansımaya başlamıştır.

Ana muhalefetin helalleşme çağrısı ve çabalarına gelince; helalleşmenin gerçekleşebilmesi için kul hakkı yiyen kişinin helallik istemenin koşullarını sağlamış olması ve hakkı yenen kişinin faili bağışlamayı kabul etmesi gerekmektedir.

Çok partili sisteme geçilen 1945 yılından beri, doğru dürüst iktidar olamayan CHP’nin, helalleşme konularındaki rolü göz önüne alındığında, helalleşme gerektiren bir sorumluluğundan söz etmek mümkün değildir.

Sorumlu olmadığı konularda kolaycı bir barışma talebini içeren helalleşme ritüellerinin toplumda bir karşılık bulması beklenemeyeceğinden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çabaları sonuçsuz kalmıştır.

Doğrudan veya dolaylı bir devlet şiddetine uğrayan kişilerin varlığı, helalleşmenin gerçekleşmesinin en büyük engelidir.

Geniş suçları ile yüzleşebilen, eylemlerinin sorumluluğunu alabilen ve gerçek anlamda özeleştiri yapanların helalleşme çağrısı toplumsal barışa katkı yapar

Bu nedenle Kemal Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çağrısı, helalleşmesi gereken kişide hata yapıldığından doğru bir adım değildir.

Yakın geçmişte Fetullahçı çetenin katkılarıyla büyük mağduriyetler yaşayan toplum kesimlerinin helallik verme konusunda son derece cimri davranacağını tahmin ediyorum.

Siyasette ‘’yumuşama’’ tabiri Cumhurbaşkanı Erdoğan’a aittir.

İktidar ve muhalefet arasındaki sert  söylemlerin ve kutuplaşmanın terk edilmesi mutlaka toplumda karşılık bulacaktır.

Ancak geçmiş sicili son derece kabarık olan iktidar bu konuda ne kadar başarılı olabilecektir?

Öte yandan normalleşme ekonomik, sosyal ve psikolojik kayıpların giderilmesi ile mümkün olur ki, bu da yakın zamanda ne kadar mümkün olabilir?

Ülkemiz bugün normal üstünün, sözlük anlamı ile olağandışı bir hal yaşamaya başlamıştır.

Faydacı politikalar izleyen iktidarın, geçmiş yumuşama ve normalleşme çalışmalarına baktığımızda hiç de iyi niyetli olmadığını görmekteyiz.

Bu nedenle muhalefetin, iktidarın söylemlerine kanıp, normalleşme çabalarına destek vermesi saflıktan öteye gitmeyecek ve vatandaş nezdinde karşılık bulmayacaktır.

Yaptırılacak bir anketten de görüleceği üzere Türk halkı helalleşmede olduğu gibi, yumuşama ve normalleşmede de muhalefetin tutumunu doğru bulmamaktadır. Nitekim helalleşme deneyiminden sonra Kemal Kılıçdaroğlu da CHP’yi uyarmıştır.

Yanlış iç ve dış politikalarla ülkeyi onarılamayacak ölçüde sıkıntıya sokan iktidar, bu durumun sorumluluğunu yüklemeli ve tek başına yol açtığı sıkıntıları gidermeye çalışmalıdır.

Helalleşmek, yumuşamak ve normalleşmek asla muhalefetin değil, iktidarın sorunu olmalıdır.

Türk seçmeni, iktidarın Türkiye’yi içine soktuğu girdaptan çıkaramayacağını görmekte ancak muhalefetin bu sıkıntıları gidermenin yollarını ortaya koymasını beklemektedir.