Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.550

Seçime Doğru Propaganda

Propagandanın en çok benimsenen türü olan kara propaganda; yalan haber, iftira, çarpıtma, saptırma, hile, entrika ve benzeri uygulamalar yoluyla iktidarın çıkarlarını destekleyerek kitleleri harekete geçirmeyi amaçlar.

Propaganda denilince ilk akla gelen kişi Alman Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’dir. Goebbels, daha sonra dünyada pek çok yerde uygulanacak propaganda ilkelerini belirlemiş ve bu ilkelerin en özgün uygulamalarını gerçekleştirmiştir.

“İnsanların beyin tembelliğini gördükçe, her istediğimizi yapabiliriz. Yalan söyleyin, mutlaka inanan çıkacaktır. Olmazsa, yalana devam edin. Halk büyük yalanlara küçük yalanlara göre daha çabuk inanır. Sadece rakibinize odaklanın ve kötü giden her şeyin suçunu onun üzerine yıkın. Propagandada yargı önemli bir araçtır. Yargı devletin efendisi değil, devlet politikasının hizmetkarı olmalıdır.” Goebbels’in en bilinen sözleridir.

Joseph Goebbels, komünistler ve Yahudiler için büyük bir karalama kampanyası düzenlemiş ve sonuçta onların yok edilmesini sağlamıştır.

Stalingrad’da 6. Alman Ordusu teslim olduğu halde, Stalingrad muharebesini kazandıklarını Alman halkına bildirmekten çekinmemiştir.

13-15 Şubat 1945 tarihlerinde Almanya’nın Dresden şehrinin Amerikan ve Kraliyet Hava Kuvvetleri tarafından bombalanması sonucu 25.000 kişi öldüğü halde, bu rakama bir sıfır eklemiş ve ölü sayısını 250.000 kişi olarak dünyaya duyurmuştur. Böylece milyonlarca Yahudi ve savaş esirinin öldürülmesini gizlemiş ve dünyada Dresden saldırısının bir savaş terörü olarak adlandırılmasını sağlamıştır.

2. Dünya Savaşı’nın sona erdiği 1945 yılında Ruslar başkent Berlin kapısına dayandığında Alman halkı halen savaşı kazanmak üzere olduğunu sanıyordu.

Türkiye’de çok partili hayata geçildikten sonra mutlaka bir iç düşman yaratma propagandası benimsenmiştir.

6-7 Eylül 1955 tarihinde gayrimüslimlere saldırarak, evler, iş yerleri, okullar ve kiliselerin yakılarak tahrip edilmesi, Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas’da Alevilere gerçekleştirilen saldırılar ve nihayet 12 Eylül 1980 darbesinden sonra toplumun bazı kesimlerine çektirilen acılar maalesef bu politikanın yakın geçmişimizdeki vahim sonuçlarıdır.

1946 seçimlerinden itibaren partiler, vaatlerini anlatmak yerine tek parti dönemini ve dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi’ni eleştirmek ve karalamak yolunu seçmişlerdir.

Günümüze geldiğimizde değişen bir şey olmadığını ve yine tek parti döneminin başlıca propaganda malzemesi olarak kullanıldığını görüyoruz. Hatta ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz hatırasına ve cumhuriyetin kazanımlarına her gün birilerinin çıkıp hakaret ettiğini üzülerek izliyoruz.

2023 yılı cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel geçim propagandalarındaki 2024 yılında aya ayak basacağımızı, yerli uçağımızı yapacağımız, Karadeniz’de bulunan zengin doğalgaz kaynakları ile doğalgaz ihtiyaçlarımızı karşılayacağımız vaatlerinin gerçekleşmesini merakla bekliyoruz.

2024 yılı yerel yönetimler seçimi yaklaştığında propaganda malzemesi olarak yine benzer şeylerin kullanılacağını anlıyoruz.

“Aya dört şeritli otoban yaptık desek bu millet inanır.” sözündeki özgüvenle yine seçim sonrası gerçekleşmeyen vaatlerin arka arkaya sıralanacağını göreceğiz.

Kötü giden her şeyin suçunun muhalefete iyi giden her şeyin becerisinin iktidara ait olduğu bize anlatılacak.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Kürt kökenli soprano Pervin Chakar’ın elini öpmesi haberleri, yine iktidarın CHP’yi teröristlerle işbirliği yapmakla suçlamak söyleminden vazgeçmeyeceğini gösterecek.

Ötekileştirme listesinde Kürt kökenli vatandaşlar ile laiklerin yer alacağını, CHP zihniyeti eleştirisinin bitmeyeceğini, iç ve dış düşmanlar söylemiyle yolsuzluk, yoksulluk ve yasakların üstünün örtüleceğini anlıyoruz.

Propagandanın iki ayağından biri yalan, diğeri ise saptırmadır. Türkiye tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar millet ekonomik sorunlar ile uğraşır ve inanılmaz zorluklar çeker iken iktidarın gündemi çok güzel değiştirdiğini, ne yazık ki muhalefetin de bunun arkasından sürüklendiğini şaşkınlıkla izliyoruz.

Zirve yapan bu kadar sorun var iken, Anayasa değişikliği, cumhurbaşkanlığı seçiminde 50+1 şartı, dolandırıcılık, tefecilik ve kara para aklama ile ilgili magazin haberleri günlerce tartışılıyor.

Türk halkı iktidarın vaatlerinin asla gerçekleşmeyeceğini ve asıl sorunun yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar olduğunu görüyor.

Bu nedenle muhalefet partilerinin yaratılan yapay gündemlerin peşinden gitmek ve geçmişle helalleşmek yerine bu sorunları dile getirmelerini ve bu sorunları nasıl çözeceklerini anlatmalarını bekliyoruz.

Popülist politikalardan gerçekten bıkan milletimizin biraz da farklı söylemleri dinlemesini ve saptırma ve yalana dayalı seçim propagandasının bu seçimde etkili olmayacağını görmek bir vatandaş olarak en büyük umudumuz.