Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,3825
Dolar
Arrow
36,0438
İngiliz Sterlini
Arrow
44,8984
Altın
Arrow
3357,0000
BIST
Arrow
9.848

Seçmende "Ekonomi Kötü" Algısı ve Değişmeyen Trump Gerçeği

ABD'de 2024 Başkanlık seçimlerine 12 ay kaldı. Joe Biden ve Donald Trump arasında geçmesi beklenen yarış ve olası senaryolar Amerikan medyasının da artık gündemini belirlemeye başlıyor. 2022'den günümüze Demokrat Parti'nin ülke siyasetindeki durumu ve seçmenin ülkenin genel gidişatına bakışı seçim tartışmalarının özünü oluşturuyor. Özellikle Temmuz ayından itibaren gelmeye başlayan anket sonuçları, Biden açısından ciddi bir uyarı niteliğinde.

Fakat asıl dikkat çeken, sahadan gelen rakamlarla seçmenin kafasındaki 'ekonomi kötü' algısının örtüşmemesi, gerçekle algı arasında ortada ciddi bir tezat olması. Bu tezat, seçmenin sandıktaki muhtemel tercihini belirlemesi açısından önem arz ediyor.

1 Haziran - 31 Temmuz arasında SSRS tarafından gerçekleştirilen CNN anket sonuçlarına göre, Başkan Biden'a olan kamuoyu güveni 41% seviyesinde. Sadece ekonomi üzerinden bakıldığında bu oran 37%, enflasyona odaklanıldığında ise 26%'ya düşüyor. Nüfusun yarısı (51%) ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumun kötü ve daha kötüye gittiği kanısında. Amerikan Kongre'sinde Demokratlarla (45%) karşılaştırıldığında, Cumhuriyetçilere olan güven (54%) daha fazla. Bugün Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu Cumhuriyetçilerin oluşturduğu, Demokratların ise Senato'ya hakim oldukları Amerikan Kongresi'nin herhangi bir soruna çözüm üretebileceğine seçmenin 68%'i inanmıyor.

22 Ekim - 3 Kasım arasında gerçekleştirilen New York Times / Siena College anket sonuçları Biden için düşündürücü. Nevada, Georgia, Arizona, Michigan ve Pennsylvania'nın oluşturduğu, seçimlerde gerçek bir çekişmeye sahne olacak 5 kilit eyalette adli suçlamalarla mücadele eden Trump seçimi rahat bir şekilde Biden'ın önünde tamamlıyor. Diğer bir kilit eyalet olan Wisconsin'da ise Trump (45%) Biden'ın (47%) hemen gerisinde. Bu 6 eyalette "ekonomi bağlamında daha çok kime güveniyorsun?" sorusuna %37'ye karşı 59% oyla seçmenin tercihi Donald Trump. 

Virginia Üniversitesi'nden Larry Sabato'nun değerlendirmesine göre bugün seçim olsa, Biden ABD'nin Orta-Batı (the Midwest) bölgesi başta olmak üzere tüm demografilerde seçimleri kaybediyor. Benzer bir değerlendirmede bulunan İç Güvenlik Bakanlığı (U.S. Department of Homeland Security) eski özel kalemi (2017-2019)  Miles Taylor, durumu Demokrat Parti için "çalan bir duman alarmı değil, yangın alarmı" olarak ifade ediyor. 

KAMUOYUNDAKİ ALGI SAHADAKİ RAKAMLARLA ÖRTÜŞMÜYOR

Roosevelt Enstitüsü'ne göre, Bidenomics olarak da adlandırılan ve Reagan döneminin neoliberal para politikalarından tarihi bir kopuşu işaret eden mevcut siyaset, kamuoyunda hakim olan olumsuz havanın aksine, sonuç veriyor. Bidenomics, maaşların ve işçi ve orta sınıfın yaşam kalitesinin arttırılmasına odaklanıyor. MIT'den David Autor ve Massachusetts Üniversitesi'nden Arindrajit Dube ve Annie McGrew Mart ayında yayınladıkları çalışmada, son 40 yılda büyüyen gelir dağılımındaki eşitsizlik ve ekonomik adaletsizliğin Biden'la 25% oranında iyileştiğini gösteriyor. 

Biden yönetiminde gayri safi yurt içi hasıla bu yılın 3. çeyreğinde yıllık 4.9% büyüme seyretti. Haziran 2022'de son 40 yılın en yüksek enflasyon seviyesini (9.1%) gören ABD'de bu oran şuan 3.7% civarında. Yine Haziran 2022'de galon başına ortalama $5.03'ü gören benzin fiyatları, 32% düşüşle $3.418 seviyesine indi. Bloomberg Law Analysis için kaleme aldığı yazısında, Robert Combs, Biden döneminde sendika odalarının ülke tarihinde geldikleri en aktif konuma işaret ediyor. Gelir ve maaşların iyileştirilmesinde, işçi ve işveren arasındaki siyasi karar ve yükümlülüklerin belirlenmesinde rol oynayan federal bir kurum olan Ulusal İşçi İlişkileri Kurulu (the National Labor Relations Board) için, 2023'ün ilk altı ayında gerçekleşen 662 temsil seçimini sendikalar kazandı.

Öncelik sırasına göre bakarsak, sandığa gidecek seçmenin gözünde "ekonomik kaygılar" (44%) siyasi tercihi belirleyecek en önemli unsur. Bunu ekonomiye bağlı "enflasyon ve hayat pahalılığı" (19%) ve "ekonomi genel olarak" (16%) takip ediyor. Bu noktada, 2024 Başkanlık seçim yarışına ekonomik kazanımlar ve artan refaha vurgu yaparak girmeye hazırlanan Biden için, seçmenin kafasındaki "her şey kötüye gidiyor" algısını kırmak hayati bir önem taşıyor. Haziran ayından itibaren inen enflasyona rağmen, seçmenin 71%'i mutfak harcamalarını Aralık 2022'deki gibi kısmaya devam ediyor. Seçmenin %48'i otomobillerini daha az kullandığını söylüyor. Oysa Aralık 2022'den itibaren benzin fiyatlarında da ciddi bir düşüş söz konusu. Seçmenin sadece 20%'si ekonomideki iyileşmeyi kabul ediyor.

ALGI VE GERÇEKLİK ARASINDAKİ KOPUKLUĞUN NEDENLERİ

6 Kasım 2023'de Bidenomics ve son anket sonuçları üzerine CNN'e konuşan Demokratik Parti'den 2020 Başkan adayı Tim Ryan'ın değerlendirmesi önemli. Ryan, Biden'ın tüm somut başarılarına rağmen, seçmen kitlesine verdiği ekonomik mesajın yanlış olduğunu söylüyor. Ayrıca, uygulanan iktisat politikasının Biden'ın ismiyle özdeşleştirilmesinin önümüzdeki 12 aylık süreçte seçim kampanyasına zarar verebilecek stratejik bir hata olduğuna değiniyor. Kaldı ki, seçmenin pek de olumlu bakmadığı mevcut iktisat politikası 2024 Başkan adayının ismini taşıyor. Pek de akıllıca değil. 

Ryan'a göre, Biden, ABD'yi tekrardan yeni bir sanayileşme sürecine soktuğu için özellikle övgüyü hak ediyor. Şu ana kadar enflasyon-düşürme kanunu, temiz enerji, elektrikli araçlar ve akü üretimi, yarı iletkenlerin yerli üretimi için çip kanunu ve altyapı kanunu Biden'ın devrim niteliğinde ve başarılı girişimleri arasında. Fakat seçmene "sen hissettiğinden daha iyi durumdasın" ya da sorun yaşadığını düşünen seçmene, "aslında sorun yaşamıyorsun" demek seçmenin kaygı ve hislerinden kopuk olduğun görüntüsü verir ki, bu da oy kaybettirir. Temel olarak durum bir algı yönetimi. Ve seçmen gözünde bir oldu-bittiğe getirmektense, algıyı sakince yönetmeye çalışmak şuan Biden için tek seçenek.

Öte yandan, genç seçmen psikolojik olarak yeni bir yön yeni bir heyecan arayışında. Biden ve Trump arasında seçim yapmak zorunda kalmaktan memnun değil. Ryan'a göre ülkenin 70% ila 80%'i, artık genç jenerasyon içinden çıkacak yeni isimleri görmek istiyor. Biden'ın ilerleyen yaşı genel seçmen nezdinde bir çaresizlik olarak algılanıyor. Seçmen Biden'a bir kişi olarak bakıyor. Biden'ı, toplumsal ve ekonomik politikaları olan, kararlarıyla hayatın akışına dokunabilecek ve katkı sağlayabilecek bir siyasetçi olarak görmüyor. Ayrıca, Trump'ın Başkanlık dönemine nostalji ve özlemle bakan ciddi bir seçmen kitlesi de var.

TRUMP - BIDEN REKABETİNDE SON DURUM

Cumhuriyetçi Parti'nin artık kendisiyle özdeşleşen ve seçmen nezdinde kendini kült bir lider olarak kabul ettiren Donald Trump, Cumhuriyetçi Parti'nin Başkan adayı olarak en yakın rakibi Nikki Haley'nin 31 puan önünde. 18-25 Ekim'de SSRS tarafından gerçekleştirilen CNN South Carolina anketi Trump'ın 53% oyla parti içi rekabetinde tüm rakiplerine karşı rahat üstünlük sağladığını gösteriyor. Trump, Cumhuriyetçi Parti'nin Başkan adayını belirleyecek olan ön seçimler öncesi, 9 Kasım çarşamba akşamı gerçekleşen üçüncü müzakereye de katılmayı gerekli görmedi. Trump, "Cumhuriyetçilerin, kimsenin oy vermeyeceği adaylar üzerinde zaman harcamayı bırakması gerekiyor" diyerek bu Başkan'lık yarışının sadece kendisi ve Biden arasında geçecek bir rövanş maçı olacağının sinyalini verdi.

SSRS'in CNN için 27 Ekim - 2 Kasım arasında gerçekleştirdiği seçim anketi, Trump'ın Biden'ın dört puan önünde toplam 49% oyla Başkanlık seçimini kazanabileceğini gösteriyor. Dikkat çeken diğer bir husus, dört farklı eyalette toplam 91 ağır suçlamayla yüzleşen Trump'ın, içinde bulunduğu hukuki sürece rağmen Başkanlık yarışında zorlanmıyor olması. Bu durum Demokrat Parti'nin marka değerine de zarar veriyor. 

2024 seçimleri öncesi Trump'ın yüzleşebileceği davalardan bir ya da iki tanesinden suçlu bulunması ve Cumhuriyetçi seçmenden olası 6%'lık bir oy kayması seçimin kazananını tayin edebilir. Ya da, Cumhuriyetçi Parti'nin 2022 ara seçimlerinde kürtaj hakları meselesinde yaptığı stratejik hataları tekrar etmesi durumunda kendi seçmenini Demokrat Parti için oy kullanmaya itebilir. Bunları önümüzdeki 12 aylık zaman zarfında göreceğiz.

An itibariyle Biden'ın yapabileceği tek bir şey kalıyor. O da seçimleri kızgınlık, şikâyet ve anlamsız tartışmalardan çok ötede, daha sakin ve yapıcı bir zemine taşımak. Biden kendisini geri plana çekerek bu seçimin ülke adına ne anlam taşıdığına vurgu yaparsa, Trump karşısında belki ibreyi tekrardan Demokrat Parti lehine çevirebilir.