Diyanet'ten mutluluk yasağı

Bu ülkede insanlar mutsuz, bıkkın… İnsanlar umutsuz,  yorgun…

Yürekleri şenlendirecek ışıklı sokaklardan, süslenmiş çamlardan, küçük armağanlardan yeni ve mütevazı umutlar devşirmenin arayışı içinde. Çünkü Yılbaşı geliyor. Her yıl yeni bir umudu da heybesinde taşıyor.

“Kim bilir?” diyor vatandaş, “belki bu yıl daha rahat geçer.. Ucuz bir oyuncak alayım yavruma, evimin camına ışıldaklı bir kordon takayım. Noel Baba süsleriyle donanmış vitrinlerden boynu bükük çocuğuma bir mutluluk yaşatayım.  Yüzü gülsün, şenlensin…”

Ne mümkün !!! Diyanet bir Cuma Hutbesi yayınlıyor.

Mutluluk arayanlara hadlerini bildiriyor. “Dinimiz ve geleneğimizle hiçbir bağı olmayan İslam dışı geleneklerden kalan figürlere özenmek, onlar gibi giyinmek, onlar gibi hediyeler dağıtmak inancımıza aykırı ve yanlıştır.”

Vay ki vay !

Hediye ve giyim tarzı böylece günah listesinde baş köşeye oturtuluyor.

Bu giyim tarzı erkekler için de geçerli mi acaba? Merak bu ya, acaba bu mesaj takım elbise giyen, kravat takan Cumhurbaşkanı’na kadar uzanıyor mu?

Ancak Diyanet bununla da yetinmiyor, Hristiyan alemine bile diskur çekiyor;  “İnsanları hak ve adalete davet eden bir Peygamberin (Hz. İsa)  doğumu, onun getirdiği değerlere aykırı olarak kutlanamaz”.

Bizim Diyanet, tüm dinlerin de diyaneti olmuş da haberimiz yokmuş. Bu Hutbe Papa’ya da doğru yolu gösterdi mi acaba? İnsan Hıristiyan ülkeler için kaygı duymadan edemiyor.

Diskur devam ediyor; “Dolayısıyla helal haram ölçülerine riayet edilmeyen ve mahremiyet sınırlarını aşan her türlü eğlence ve davranış, günahtır.”

Ancak hutbenin en çarpıcı bölümüne daha gelmedik. Diyanet diyor ki;

“Masumları katledenlere destek verenlerin sattıkları ürünlerle hediyeleşmek, başta Gazze şehitlerimiz olmak üzere tüm şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak kadar ağır bir vebaldir”

Şimdi burada bir duralım; Başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin ürünlerini almak ağır vebalmiş.

Güzel de, adama sorarlar; siz içtiğimiz sudan, yediğimiz peynire, bisküviye, zeytinyağına, ete, tavuğa, kullandığımız sabundan, diş macununa, bankalarımıza, petrol şirketlerimizden, iletişim ve teknoloji şirketlerimize kadar her şeyi, tüm yerli markalarımızı yabancılara sattırmadınız mı?  Hayrola !

Türkiye’de yerli ayakkabı, yerli kumaş  bile üretilmiyorken bu neyin fetvası?

Yoksa siz, Gazze Savaşı sürerken  gizli kapaklı İsrail’e yollandığı iddia edilen malların vebalini halka mı yüklemek istiyorsunuz?

Yoksa siz on binlerce dolarlık çanta almak için Newyork’ta ünlü çanta  markasının mağazasını kapattırıp alışveriş yapan Cumhurbaşkanının çok değerli eşine gönderme de mi bulunuyorsunuz? Ayıp, çok ayıp !

Yani “Bir taşla ,iki kuş vuralım. Hem aklanalım ve de halkımızı çembere alıp mutlu olmalarını günah sayalım ve şu yılbaşı adetini lanetleyelim” diyorsunuz, öyle mi?

Bakın,  Diyanet’in Sayın  Hutbecileri, suları geriye akıtamazsınız. Köktenci yaklaşımlarınızla ve din diye sunduğunuz hurafelerinizle bu halkın mutluluğunu çalamazsınız. Dar ve baskıcı değer yargılarınızla İslam’ın hoşgörüsünü karartamazsınız. Bu hutbeyi dinleyenlerin kendilerini günahkar hissetmelerini sağlayarak, korku salarak akıllarına ipotek koyamazsınız. O günler geçti…

Bu Millet, 100 yıllık laik cumhuriyeti içselleştirmiştir. Halkımızın % 73’ü laik bir ülkede yaşamaktan mutludur. Laik bir ülkede yaşarken dininin tüm gereklerini yerine getirme özgürlüğüne sahip olduğuna da inanmaktadır.

Radikal dincilere taviz vermek adına “Türkiye İslamı”nı yaşamaktan mutluluk duyan milyonları kaybetmekte olduğunuzun farkında mısınız?

“Cumhuriyet’in Diyaneti” olun, yol yakınken gerçek İslam’la barışın ve korku değil, sevgi ve mutluluk yayın. Milletimizle artık kucaklaşın…. Kucaklaşın ki, Yeni Yıl toplumsal huzura ve umuda giden yolu açsın!