YAZININ İLK BÖLÜMÜ
YAZININ İKİNCİ BÖLÜMÜ
"Birinci Dünya Savaşı sonrasında hayata geçirilemeyen iki anlaşma vardı" demiştik. Biri Almanya’ya ağır şartlar dayatan Versay Anlaşması… Almanya istenilen tazminatı ödemeyince İkinci Dünya Savaşı çıktı. İkinci Dünya Savaşı, Birinci Dünya Savaşı'ndaki yarım kalmış paylaşımın tamamlanması ve Versay Anlaşması'nın gereklerini yerine getirmeyen Almanya’nın dize getirilmesidir.
Birinci Dünya Savaşı’nda hayata geçirilemeyen anlaşmalardan ikincisi de Sevr Anlaşması'dır ve Türk İstiklal Savaşı ve Lozan, emperyalizmin hâlâ kabullenemediği bir yenilgidir. Türkiye’deki Karşı Devrim süreci, sadece bir yobaz hareketi değil, emperyalizmin, Türkiye Cumhuriyeti ile yarım kalan hesaplaşma sürecidir.
Türkiye’nin NATO üyesi olması, Türkiye’nin açıktan askeri saldırıya uğramasını önlemiştir ama aynı NATO aynı zamanda Türkiye için bir tehdit unsuru da oluşturmaktadır. Sürecin yeni ayağı Büyük Ortadoğu Projesi'dir. O nedenle 'dikkat' deyip 2008 yılında başlayan ve halen devam eden kapitalizmin üçüncü büyük krizine, dünya ve Türkiye ekonomisinin jeopolitiğine göz atmaya devam edelim.
1971 yılında ABD’nin doların arkasındaki altın standardından vazgeçmesi, esasında uluslararası finans kapitalin ve ticaret sermayesinin de işine geliyordu. Emperyalizmin yeni aşaması, borçlandır, kontrol altına al ve yönet üzerine kuruldu.
Aynı zamanda sanayi üretiminde de büyük artışlar yaşanıyordu. Altına bağlı kısıtlı dolar arzı nedeniyle, hem finans kapitalin dünyaya kredi aktarması, hem de dış ticaret hacmi yeterince gelişemiyordu. 1970’li yıllardan sonra dünya ticaretinde serbestleşme başladı, gümrükler düştü. Finans kapitalin diğer ülkelere açtığı krediler arttı.
Yıl 1973… Filistin ve Arap Birliği arasında Yom Kipur Savaşı… Ardından uzun sürecek bir petrol şoku. Bir varil petrol yaklaşık 2.5 dolardan 12 dolar seviyesine çıktı. ABD ve İngiltere petrol krizinden en az etkilenen ülkeler oldu. Parası dolara karşı değer kazanan Almanya ve Japonya, petrole tamamen bağımlı.
Petrol krizi ile birlikte dünya maliyet enflasyonu ile tanıştı. Keynezyen ekonominin hüküm sürdüğü devlet müdahaleli ve yüksek vergili sistem tartışılmaya başlandı. 1980’lerin ortasına gelindiğinde neoliberal ekonomik politikaların babası sayılan Milton Friedman’ın Parasal Politikaları devreye girmeye başladı.
İlk uygulayanlar ABD Başkanı Ronald Reagan, İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher ve etine buduna bakmadan Türkiye Başbakanı Turgut Özal…
1989’da Washington Konsensusu ile Neoliberal dünya düzenin kuralları, IMF ve Dünya Bankası’nın politikaları ilan edildi.
1990’da Sovyet Bloku çöktüğünde kapitalist sistemin artık sosyal devlet politikalarına ihtiyacı kalmamıştı. Eğitim, sağlık, emeklilik sistemleri devlete yük olmamalıdır ve piyasaya bırakılmalıdır. Sermayenin ve malların serbest dolaşımı sağlanmalı, gümrükler kaldırılmalıdır. Demokrasi ve özgürlükler de ABD’nin ulusal güvenlik ve ulusal çıkarları doğrultusunda her ülke ya da her sınıf için ayrı ayrı belirlenir. Herkes için gereksizdir.
Böylelikle, her ne kadar 1944-1975 arası kapitalist sistemin altı çağı olarak tanımlansa da, artık Keynesyen sistem sona erer, neoliberal sistem hayata geçer. İşçi sendikaları gücünü kaybeder, vergi artışları durur, sermaye ve mallar serbestçe dolaşır. Dünya tek kutupludur.
Kalan bölümü kısa geçiyorum. Neoliberal dünya düzeninde Çin’in büyük bir atağı başlar. 1980-2000 arasında taklit mallar ve ucuz emekle atılım yapar. 2000-2010 arasında artık teknolojiyi içselleştirmiştir ve taklit mallardan kendi ürünlerine geçer. Bu süre içerisinde hızla yükselir ve 2010-2020 arasında dünya ekonomisinin ikinciliğine oturur.
ABD malları, Avrupa malları Çin ile rekabet edemez. Kaderin garip cilvesi… Kapitalist dünyanın lideri ABD Başkanı Donald Trump gümrük vergilerini savunur, Komünist Çin serbest ticareti…
2008 yılında kapitalizm tarihin üçüncü büyük krizine girer. Finans sisteminin zehirli kağıtlar üreterek şişirdiği balon önce emlak piyasasında patlar. (Mortgage krizi). ABD’de dev bankalar ve sigorta şirketleri batmaya başlar. Devlet müdahalesinin en aza indirilmesini savunan Neoliberaller arka kapıdan devleti davet ederler.
900 milyar dolar olan ABD Merkez Bankası FED bilançosundaki aktif büyüklüğü dolar basılarak 4.5 trilyon dolara çıkartılır. Avrupa Merkez Bankası ve Japon Merkez Bankası da boş durmaz. Karşılıksız paralar basılır. 2016’da krizin etkileri azalmaya başlar ve bitmez, merkez bankaları bastıkları paraları 2018 yılından itibaren yavaş yavaş geri çekmek için plan yaparlar.
FED’in hedefi 2.5 trilyon dolara inmektir. Ancak Covid-19 patlak verir. Neoliberaller, ekonomiye müdahale etmesi için devleti tekrar arka kapıdan davet ederler. Tekrar paralar basılır. Piyasadaki dolar miktarı 9 trilyona ulaşmıştır.
Neoliberal sistem, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında büyük bir eşitsizliğe neden olur. Gelişmekte olan ülkelerin borçları artar. Aynı zamanda içeride de yine müthiş bir gelir ve servet eşitsizliğine yol açar. Sadece Türkiye değil, dünyanın birçok ülkesinde orta sınıfın gelirleri düşer. İşsizlik artar.
Bu esnada Çin’in atağı devam eder. Çin Kuşak yol Projesi, üç hat ile fiber optik ağlar, demiryolu ve denizyolu ile eski İpekyolu’nu hayata geçirmeye başlar. Türkiye Orta hatta demiryolu ile çok stratejik bölgededir. ABD, Çin Kuşak Yol üstündeki bütün ülkelerde deniz kuşağı ve kara kuşağında yerel çatışmaları kışkırtır. Myanmar'daki karışıklıklar, Azerbaycan-Ermenistan çatışmaları, Çin’de Uygur sorunu (Türk oldukları için değil, Müslüman oldukları için sorun çıkartılıyor), Çin Kuşak Yol Projesinin deniz yolu ayağındaki çatışmalar, bitecek gibi durmuyor.
BOP Projesi kapsamında Suriye için, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt Devleti kurulması için, İran Rejiminin devrilmesi için hangi aşamadayız? Çin’in Kuşak Yol Projesinin önlenmesi için gerekli ve yeterli şartlar oluştu mu?
Rusya’nın iyice çevrelenmesi ve ekonomisinin çökertilmesi operasyonu zaten başlamıştı. Dünya haritasını göz önüne getirin. Rusya’nın Baltık denizinden okyanuslara açılması için Danimarka ile İsveç arasındaki daracık kanal, Akdeniz’e açılmasındaki İstanbul Boğazı kadar stratejik ve jeopolitik öneme sahiptir. İsveç’in NATO üyeliği sadece bir gerginlik mi yaratacak yoksa bir çatışmaya yol açabilir mi?
DEVAM EDECEK
Çok Okunanlar
Gelinim Mutfakta kim elendi? 10 bileziği kim aldı? 22 Kasım 2024 puan durumu
Fenerbahçe En-Nesyri için Al-Nassr'den gelen rekor bonservisi reddetti
22 Kasım 2024 burç yorumları
BEDAŞ 22 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Netenyahu'yu tutuklayacak ülkeler belli oldu!
Lüks araba markası Jaguar logosunu neden değiştirdi? Yeni logosu ne oldu?
Bakan Yusuf Tekin'den Teğmen Ebru Eroğlu ve diğer teğmenleri kurtaracak karar!
21 Kasım 2024 reyting sonuçları: Perşembe günü hangi yapım birinci oldu?
Mauro Icardi’nin Greeicy ile kulis paylaşımı Nara’yı çileden çıkardı
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi