TAŞ YERİNDE AĞIRDIR-159 UNUTMAYALIM, UNUTTURMAYALIM
Yağma, yağma, yağma …
Ülkemizde yağma yıllardır sadece doğal kaynaklarımızı, işçimizin emeğini, çiftçimizin ürününü, esnafımızın birikimini talan etmekle olmuyor.
Emperyalizm ve vahşi kapitalizm doymuyor.
Bu yağmanın en önemli değerlerinden biri “tarihi mirasımızdır”!
Tarihi eser kaçakçıları ülkemizden yalnızca heykel, büst, sikke, görsel ve sanatsal zenginliği olan eserler götürmedi, götürmüyor.
Anadolu’nun, bulundukları yörelerin tarihini içeren yazıtları da çalıyor.
19.yüzyıl sonunda Bergama’dan yağmalananlar arasında Kalede/Akropolde bulunup aşırılan yazıtlar da var.
Yaklaşık 2300 yıl önce Batı Anadolu’ya hükmeden Helence konuşan Attalos Hanedanının başkenti Pergamon, o zamanlar bir dünya metropolüydü.
Kent tasarımı, tiyatroları, tapınakları, anıtları, heykelleri, kütüphanesi, parşömen kağıdıyla eşsiz bir kültür merkeziydi.
İnsanlık kültürüne çok önemli değerler kattı.
Bu Helenistik kent ve krallık İ.Ö.133 yılında Romalıların eline geçti.
(Bergama’daki en önemli Roma dönemi eserlerden Trayan Tapınağının maketi)
İskoçya’dan Mısır’a kadar geniş toprakların efendisi Roma İmparatorluğu da Pergamon’a çok değer verdi. Uzun yıllar kenti Anadolu’nun Asia (Asya) Eyaletinin merkezi yaptı.
Kente çok sayıda ve çok önemli ayrıcalıklar tanıdı.
Hem Helenistik dönemde Attalos Krallığı'nın başkenti olması hem de Roma’ya gönüllü olarak bağlanması bunların baş nedeniydi.
Pergamon’un yeni sahibi Roma, kenti “Civitas Libera et Immunis”, “özgür şehir” ilan etmişti.
Bu seçkin ayrıcalık sayesinde Pergamon kendi yasalarını uygulayabildi. Roma Valisinin doğrudan müdahalesine daha az maruz kaldı. Bazı vergilerden muaf tutuldu. Uzun bir süre kendi sikkelerini/parasını basmaya devam etti.
Pergamon’daki bazı soylu ailelere Roma yurttaşlığı verildi. Bu çok kıymetliydi. Bu aileler hem kentin hem Roma yönetiminde önemli görevler aldı.
Böyle ayrıcalıklar içinde en saygını; Pergamon’un, Asia Eyaletinde Roma İmparatorluk kültüne adanmış ilk kutsal alanı oluşturmaya izin verilen kent olmasıydı.
Önce Cumhuriyetle sonra İmparatorlukla yönetilen Roma’nın İlk İmparatoru Oktavianus (Augustus) İ.Ö.29’da Pergamon’da, Roma ve kendi adına bir kutsal alan oluşturulması için izin vermişti.
Bu alan, Oktavianus ve Tanrıça Roma’ya adanmıştı.
Bu durum Roma İmparatorluğuyla yakın ilişki kurmuş kentlerin kazanabileceği en yüksek siyasal ve dinsel üstünlüktü.
Çok eski zamanlardan beri Anadolu’da büyük yöneticilerin, kralların ölünce tanrı olduğuna inanılırdı. Oktavianus da ölünce tanrı olarak tanınacaktı!
Bu nedenle Pergamon’a “neokoros”, İmparator kültünün (ibadet biçiminin, tapınma sisteminin) resmi koruyucusu olan kent unvanı verildi.
Ancak Pergamon’a tanınan bu hak sonraki Roma İmparatorları Tiberius ve Domatian tarafından Smyrna/İzmir’e ve Ephesos/Efes’e aktarıldı.
Pergamonlular bu ayrıcalıklardan alı konulmaya çok kızmıştı.
Duruma İ.S. 117 – 138 yılları arasında Roma İmparatoru olan Hadriyan (Hadrianus) el koydu.
Roma’nın akıllı İmparatoru Hadriyan çok farklı bir yöneticiydi. Roma ve Pergamon’a birçok eser bıraktı.
(Bergama Akropolünde Trayan Tapınağının restore edilmiş bugünkü durumu.)
Günümüzde Bergama’da Kızılavlu denilen Serapion ya da Mısır Tanrıları Tapınağı, Tellidere Amfitiyatrosu, Viran Kapılı Atmaca Tiyatrosu gibi görkemli yapılar o dönemden kalmadır.
Hadriyan, Anadolu’nun alımlı kenti Pergamon’u memnun etmek için, önceden sahip olduğu ayrıcalıkları geri vermeye, büyük tapınak yaptırma hakkını yeniden tanımaya karar verdi.
Stratejik konumuyla, bereketli ovasıyla, daha önceden yönettiği çevresiyle, siyasal ağırlığıyla Pergamon Batı Anadolu’da vaz geçilemez bir kentti.
Onun Roma’ya bağlılığını sürdürmek için Roma Devletinin gücünden yaralanmasını sağlamak gerekliydi.
Hadriyan, kente verdiği değerin göstergesi olarak yaptırdığı birçok anıtsal yapının yanı sıra, Pergamon Akropolüne büyük bir tapınak inşa etmeye girişti.
Bu tapınak Akrapolün bulunduğu eğimli tepenin en yüksek yerine, tonozlarla desteklenerek sağlanan bir düzlem üzerine inşa edildi.
Bir mühendislik harikasıydı bu oluşturulan yapı alanı.
Tapınak, bu alan üzerine; etkili simetrisiyle, zarif ince sütunlarıyla, kenger dikeni yapraklarıyla bezeli “korint” usulü başlıklarıyla göz alıcı bir mermer yapıydı. Mavimtrak beyazlıktaydı taşlar.
(İmparator Hadriyan’ın Pergamon Asklepionunda bulunmuş, kaçırılamamış, şimdi mütevazi Bergama Müzesinde bulunan heykeli)
Akropol tepesindeki görkemli duruşuyla, ayakları altındaki tüm Bakırçay Ovasını seyrediyor, ta denizden, Çandarlı Körfezinden bile görülebiliyordu.
Pergamon halkı bu zarif yapıyı onlara kazandıran Hadriyan’ı Tanrı katına çıkarmak, tapınağı ona adamak, bu kutsal alana ismini vermek istedi.
Hadriyan 22 Aralık 137 tarihinde Roma’dan Pergamon’a gönderdiği bir mektupla bu isteği sert bir şekilde reddetti.
Günümüzde, kişilikleri ve halka sağladıkları refah, ülke ya da kente yaptıkları katkılarla anılmak yerine oraya buraya adlarını koyduran kimi yöneticiler gibi davranmıyordu Hadriyan.
Böyle muhteşem bir anıtsal yapıya adının verilmesini istemiyordu.
Yalnız böyle yöneticiler, Hadriyanlar unutulmuyor!
Hadriyan büyük bir kadirşinaslık yapıyor, bu tapınağa öncülü, onu evlat edinen ve imparator olmasını sağlayan Trayan’ın adını verilmesini buyurdu.
Israrlar karşısında kendi heykelinin, tapınağa konulacak üvey babasının heykelinin yanında yer almasına izin verdi.
Muhtemelen 5 mt yüksekliğinde olan bu gövdeleri yok olmuş heykellerin 73 cm uzunluğundaki başları, bugün Berlin’de Pergamon Müzesi/Hapishanesinde tutuklu.
1864’den 1878’e kadar kaçakçılıkla 1886’kadar şaibeli izinlerle, 1906’ya kadar bu şaibeli izinlerin uzatılmasıyla yağmalanan eserler gibi Bergama’dan Berlin’e götürüldü bu heykel başları.
Onların yanı sıra, kazılarda bulunan, Hadriyan’ın Pergamonlulara yazdığı, kendi adının yeni tapınağa verilmemesini buyuran bir mektubun kırık mermer parçaları da gasp edildi.
Bunlardan; mermere kazınmış mektubun dört kırık parçasından biri 1879’da Bergama Akrapolünde Trayan Tapınağının bulunduğu yerde, ikincisi 1885’de Tapınağın alt yamacında, diğer ikisi 1881’de Kale tepesinin doğu yamacında ve 1897’de Trayan Tapınağının olduğu yerde yapılan kazılarda bulunmuştu.
(Hadriyan mektubunun bir parçası. Berlin Müzesi-Hapishane Kodu: IvP 276)
Ve tabii ki bu el çabukluğuyla, diğer eserler gibi Almanya’ya götürüldü bu tarihi belgeler.
Yazıtlar İ.S. 137 yılına tarihleniyor.
Üzeri yazılı beyaz mermer parçaların yükseklikleri 42.5, 24, 13,14 cm.
Müze/Hapishane kod numaraları: IvP 276, IvP 277 A, IvP 277 B, IvP 277 C.
Hal böyle iken, Osmanlının 1906’dan sonra, özellikle Enver Paşa’nın kararlılığıyla ve Türkiye Cumhuriyetinin 1923’den sonra Anadolu Arkeolojisine olağanüstü önem vermesinden sonra Alman İmparatorluğunun “görünür soygunu” artık devam edemedi, önlendi.
1936’da Mustafa Kemal Atatürk’ün Bergama’yı ziyaretinin ardından yeni Türkiye’nin ilk kazı müzesi açıldı.
Tarihi ve yerel özelliklerin yansıtılması için ülkenin ilk festivali, Kermes’in yapılması kararlaştırıldı. Konuklar için bir otel yapıldı.
Hatta Bergama’da dış Turizmin yoğunlaşması için bir “Master Plan” bile hazırlandı.
İkinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü antik çağ tragedyalarının Bergama tiyatrolarında oynanacağını bildiriyordu.
Bu dönemde de Türkiye Cumhuriyeti’nin denetiminde Alman Arkeologlar Bergama’da kazılar yapmaya devam etti. Bu durum günümüzde de sürüyor.
1975-1981 yıllarında, Roma İmparatoru Hadriyan’ın öncülü ve babalığı Trayan adına Bergama Akropolünde yaptırdığı tapınağın bulunduğu yerde, yapılan kazı çalışmaları sonucunda yeni bulgulara ulaşıldı.
Hadriyan’ın Bergama halkına hitaben yazdığı, adının tapınağa verilmemesine ilişkin mermer mektuba ait başka parçalar da ortaya çıkarıldı.
Bunlar, üzeri Helen harfleriyle yazılı 23 adet mermer parçasıydı.
(Hadriyan mektubunun bir diğer parçası. Berlin Müzesi-Hapishane Kodu: IvP 277 A)
Bu yazıtlar TC’nin izniyle Berlin’e götürüldü, Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Eskiçağ Tarihi ve Epigrafya Komisyonu’nun ortaklaşa çalışmasıyla okundu.
Hadriyan’ın mektubunun anlamı çözüldü.
Pergamon ve Anadolu tarihi ve kültürüne ilişkin yeni bilgiler edinildi.
TC, yurt dışına “bilgi edinilmesi” için çıkarılmasına izin verdiği Hadriyan mermerlerinin peşinin bırakmamıştı.
Mermerler 2013 yılında da geri verildi, TC Bergama Müzesi’ne teslim edildi.
Çünkü Anadolu’da bulunmuş tarihi eserlerin yurt dışında kalıcı olarak bulundurulması kesinlikle yasaktı.
Bu 23 parça şimdi Türkiye’de Bergama’nın mütevazi müzesinin Onur Yazıtları Bölümü’nde sergileniyor.
Bu bağlamda, geçen yüzyılda Alman Emperyalizminin ve şimdiki Alman yöneticilerinin çarpık yaklaşımı açıkça görülüyor.
Peki bu bilimsel çalışmalar, Berlin ve Bergama’da bulunan parçalardaki bilgilerin birleştirilmesi, ortak çalışma iyi de Berlin’de bulunan dört parçayı Bergama’ya iade etmek Alman ilgililerin aklına hiç gelmemiş mi?
Bergama/Pergamon tarihi için anlamı büyük bu dört parçayı anavatanına, Bergama’ya göndermeyi hiç düşünmemişler mi?
Hadriyan’ın mermer yazıtlarını da Bergama’dan kaçırarak ve şaibeyle götürdükleri; resmen açıkladıkları sayıyla,1496 tarihi eserin yanında alı koymakta ısrar etmişler/ediyorlar.
(Hadriyan mektubunun diğer parçaları. Berlin Müzesi-Hapishane Kodu IvP 277 B ve IvP 277 C.)
Geçmişte yaşanmış gaddarca yağmanın, soygunun yanı sıra, bu eserlerimize pervasızca sahip çıkmaları, onları geri vermemekte ısrar etmeleri ahlaken ve hukuken kabul edilebilir gibi değil!
Hem de Bergama’da ve hem Anadolu’nun başka yerlerinde Türkiye Cumhuriyeti’nin onlara kazı ve restorasyon yapma, misafir olma izni verdiği, bilimsel çalışmalarına saygı duyduğu halde!
Üstelik Bergama’nın Alman eş Kazı Başkanına diplomatik pasaport verirken.
Yani Türkiye’ye girip çıkarken çantasına/bavuluna dokunulmazlık varken!
Romanın şanlı İmparatoru Hadriyan’ın Batı Anadolu tarihine ışık tutan mektubunun mermer parçalarının çoğu Bergama’da, azı Berlin’de.
Birbirinden ayrılar!
Artık bu saçmalık bitmelidir!
Ne olur birleşseler!
Nerde o insanlık anlayışı!
Dostluk, falan filan!
ZEUS SUNAĞI VE BERGAMA ESERLERİ SOĞUK ve PUSLU BERLİN’E DEĞİL, GÜZEL BERGAMA’YA AİT. MUTLAKA GERİ GELMELİ, EVİNE DÖNMELİDİR!
(Kaynak:Berlin, Antikensammlung der Staatlichen Museeen zu Berlin: IvP 276 + IvP 277 A-C. /// www.haberler.com (19.03.2015)
SEFA taşkın
08.06.2025
Bergama/İzmir
Çok Okunanlar

Nihal Candan 29,5 kiloya düştü

Erdoğan'dan Özgür Özel'e 'Ferdi Zeyrek' telefonu

Beyaz TV sunucularına uyuşturucu ticareti ve fuhuş soruşturması

Kandilli duyurdu: Marmara Denizi'nde deprem!

İran'dan nükleer belge duyurusu: Binlerce ele geçirdik

Apçağa...

A Milliler, hazırlık maçında ABD'yi iki golle geçti

Galatasaraylıları üzen gelişme: Osimhen kararını verdi!

Bahçeli'yi sadece sadece kendi yayın organı sansürlememiş

Leroy Sane transferinde ibre Fenerbahçe'ye döndü