Ülkemizi etkisi altına alan kavurucu sıcaklarda, yeni belgeselin çekimleri için yollardaydık.
Kuraklık ve Su krizi konulu belgeselimizi, 35 derecenin altına düşmeyen sıcaklıklarda çekerken, uzmanlardan dinlediklerim içimi ürpertti.
Türkiye, geçtiğimiz yıllarda “Yarı Kurak” ülkeler arasında yer alırken, iklim krizinin etkileri, yanlış tarım uygulamaları nedeniyle, “Su Fakiri” bir ülke konumuna gerilemiş durumda. Acil seferberliğe geçilmez ise, 2030 yılında su kıtlığı ile karşı karşıya kalabiliriz.
Yakın gelecekte “Su” büyük bir problem olarak karşımıza çıkacak. Çekim yaptığımız Büyük Menderes Havzası’ndaki çiftçiler Su kıtlığı ve su kirliliği’ni çoktan yaşamaya başlamışlar.
Büyük Menderes Nehri’nden aldıkları suyun çekimlerini yaptık. Sudaki kirliliğin boyutunu analiz etmeden çıplak gözle görebiliyorsunuz. 'Akan su pislik tutmaz' sözü günümüz için geçerli değil maalesef. Akan sularımız, nehirlerimiz kirletilmiş durumda. kanalizasyon atıkları nehirlere akıyor. en yakın nehirlere vermeye başladık. Tarım alanlarında kullanılan kimyasallar; pestisitler, kimyasal gübreler yağış sularıyla birlikte sadece göller, akarsulara değil, yeraltı sularına da sızıyor.
Yaptığımız çekimlerde şunu farkettim. Köylü bile içme suyunu marketten karşılıyor, şişelenmiş su kullanıyor. Kendi tüketeceği meyveyi, sebzeyi, nehirden aldığı su ile değil, belediyenin verdiği içme suyu ile suluyor.
Su; hepimizin ortak varlığı. Sizin suyunuz bir musluktan gelebilir ama suyun bağlı olduğu kaynak, bütün bir eko sistemin ve gelecekte de belki kullanacağımız su kaynağı. Her bir damlayı kullanırken, hangi kullanım alanını tercih ettiğimizi, niçin tercih ettiğimize de doğru karar vermemiz lazım. Mesela yanlış tarım politikaları yüzünden, Konya’da 400’e yakın obruk oluştuğunu biliyor muydunuz? Sulak olmayan Konya ovasında, çok su tüketen bir ürün olan mısırı üretmesi için üreticiye teşvik vermek, hangi aklın ürünüdür?
Bugün yanlış Tarım politikaları, çiftçinin doğru yönlendirilmemesi, bilinçlendirilmemesi nedeniyle, gıda kıtlığı da kapımızda.
“Ekmek baba ise anne sudur” diyor bir Rus atasözü. Ne annemizden, ne babamızdan vazgeçemeyiz. Bu yüzden alışkanlıklarımızı, üretim biçimlerimizi, düşüncelerimizi, bakış açılarımızı, çok hızlı bir şekilde değiştirmemiz gerekiyor!
Bu da ancak birlikte mümkün!
Çok Okunanlar
Narin Güran cinayetinde flaş gelişme
Erdoğan, İmamoğlu ve Yavaş’ın yarıştığı senaryoda kazanan kim?
Gücünüz ancak teğmenlere mi yetiyor?
27 Eylül 2024 Cuma reyting sonuçları: Zirvede hangi yapım var?
Geleceğe Dönüş 4
Şehit kokusu satan ahlaksız şehit nasıl kokar biliyor musun? Kan kokar ter kokar
Şarkıcı Şimal ışın tedavisinden sonra yüzünü paylaştı
Kalp ve damar sağlığınız için 10 önemli öneri
Yurt Problemi Çözüldü Diyorum İnanmıyorlar! Bir de Sövüyorlar!
Moldova Cumhuriyeti’nin tarihi sınavı