Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Bir direniştir Özgecan!

2008 yılıydı. Zorla yerinden etme uygulamasıyla köyleri boşaltılan, Mardin’den, Van’dan, Hakkari’den Mersin’e göç etmek zorunda kalan Kürtler'in yaşadığı Çay ve Çilek mahallelerini dolaşarak, Aktüel dergisi için bir yazı dizisi hazırlamıştım.

Çay ve Çilek mahallelerinden birinde, Türk operasına sayısız eser kazandıran besteci, Mersinli orkestra şefi Nevit Kodallı’nın girişimiyle çok sesli bir koro kurulmuştu. Çoğunluğu Kürt ailelerinin yetenekli çocuklarından, gençlerinden seçilen koro, kısıtlı imkanlara sahip olsa da  kısa süre içinde büyük başarı kazanmıştı. Koronun şefi idealist müzik insanı Engin Aktuğ, yoksul mahallelerden gelen, ses rengi güzel, nota bilmeden, kulaktan şarkı söyleyebilecek gençleri müziğe kazandırıyordu. Alto, bas, soprano ve tenorlar yetiştiriyordu. Çok etkilenmiştim.

O koroda şarkı söyleyen bir baba ve iki kızıyla tanıştım.

Kızlarından biri 13, diğeri 17 yaşındaydı.

Ufak kız, “çocuk sesi” olduğu için değerlendirmeye alınmaz. Baba ve büyük kızın ses rengi beğenilir, koroya kabul edilirler. Ancak her hafta küçük kız da babasını ve ablasını provada izlemeye gelir.

Büyük kızın tek bir hayali vardır; Başarılı bir soprano olmak! Nitekim bir yıl sonra Adana Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nı burslu  kazanır.

Küçük kız ise abla ve babasının şarkı söylediği koronun hiçbir konserini kaçırmaz. Kiremithane Mahallesi’nin “Bahçe Mahallesi” tarafında mütevazi bir evde yaşayan baba ve kızları herkes tarafından çok sevilir. Baba iki kızına hep şu cümleyi söyler:

 “İnsanın dış dünyada bir hedefi, iç dünyasında muazzam bir hayalinin olması gerekir”.

Küçük kız da ablası gibi babasının sözünü tutar. Okulda çok başarılıdır. En büyük hayali, Türkiye’nin en ünlü psikoloğu olmaktır.

O küçük kızın adı Özgecan Aslan’dır!

**

Özgecan Aslan’ın ömrü ne yazık ki Türkiye’nin en iyi psikoloğu olmaya yetmedi ama yüzbinleri tek yürek haline getirmeyi başaran, kadınları cesaretle, birlikte mücadele etmek için harekete geçiren bir kahraman oldu…

Özgecan Aslan, bir milattır.

Sözün bittiği, eylemin başladığı yerdir.

Özgecan Aslan, tahrik ve hafifletici unsurlar tanımının bütünüyle lugatlardan silinmesidir. Hakimlerin, kadınları öldürenlere suçta indirimi değil, ağırlaştırılmış müebbeti uygulama kararlılığıdır!

Özgecan Aslan; annelerin erkek çocuklarına, “prensim, paşam” gibi payeler vermeden, kız çocuklarıyla eşit büyütme zorunluluğudur.

Babaların erkek çocuklarına sevgilerini gösterme idrakidir.

Seçilmişlerin, “Kadınlar Allah’ın erkeklere emanetidir” saçmalamasından vazgeçmesidir.

Eşit sevmekle başlar herşey. Kızını ve oğlunu eşit seveceksin. Eşit gözeteceksin…  

Bugün Özgecan’ın babası Mehmet Aslan gibi bilge, vakur, çocuklarına emek koyan, onlara hergün “seni seviyorum”diyebilen bir insan olma zamanıdır.

 ***

Özgecan’dan bu yana, her türlü baskıya ve şiddete rağmen, kadınlar meydanlarda. Dün de meydanlardaydık, yarın da meydanlarda olacağız. Çünkü kadınların yaşama hakkını savunmak için meydanlara çıkmak suç değildir.

2023 yılının ilk gününden bu yana Türkiye’de erkekler, 288 kadını öldürdü. En az 228 kadının ölümü, haberlere şüpheli olarak yansıdı. Kadına karşı şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık türü olarak tanımlayan, devleti bağlayıcı bir uluslararası sözleşme olan İstanbul sözleşmesinden bir gecede çıkanlar, dün bir genelge yayınlamışlar. “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Genelgesi!”. Şiddete sıfır tolerans anlayışıyla tedbirler alınmasını öngörüyormuş.

Şiddetin varlığını kabul ediyorsanız neden İstanbul Sözleşmesi'nden çekildiniz?

Özgecan direnerek yaşama veda etti. Vicdanı olan her insanın yüreğine o direniş tohumunu serpip gitti.

Bu düzene alışmayacağız.

Şiddete uğrayan tek bir kadın kalmayana kadar susmayacağız.

Ve mutlaka kazanacağız.

Çünkü bir direniştir, Özgecan!