Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,3594
Dolar
Arrow
34,4660
İngiliz Sterlini
Arrow
43,6304
Altın
Arrow
2935,0000
BIST
Arrow
9.367

Kızıl Goncalar, Yasaklar, 14 Ocak!

Herşey çok hızlı gelişti.  Kızıl Goncalar daha üçüncü bölümü gösterilmeden üst üste para cezalarına çarptırıldı, Aile Bakanlığı’ndan kınama aldı, diziyi yayınlayan kanala astronomik para cezası kesildi. 

Yasağa karşı ilgi artar. Dizi izleyicisi değilim, Kızıl Goncalar’ı internetten buldum ve Fox’taki ilk iki bölümünü izledim. 

Dini değerleri hedef alıyor iddiasıyla RTÜK’e şikayet edilen dizide, şikayet edenler, tarikat mensupları neden rahatsız olmuş anlayamadım. 

Kızıl Goncalar güçlü senaryosu, etkileyici detaylarıyla, toplumun iki kesiminden uç örneklerle, iki kesimin de doğrularını, yanlışlarını ortaya seriyor. Yönetmenin başarısı; Tezatlıkları gösterme biçimi ve iki kesimin hayata bakış açılarını ele almadaki hüneri! Müthiş detaylar var. Özcan Deniz, Özgü Namal başta olmak üzere, tüm oyuncuların güçlü performansı izleyiciyi kavrıyor. 

Kızıl Goncalar bir karpuz gibi ikiye bölünen toplumun iki kesiminde de karşılık buldu. Dikkatleri o kadar üzerine çekti ki, siyasi erk elindeki tüm aygıtlarıyla devreye girdi. Rtük olağanüstü cezalarla hem yayın organı Fox TV’yi, hem yapımcısını sıkıştırdı. Kızıl Goncalar’ın başarısı bölge İdare Mahkemesi’nin kararıyla taçlandırıldı. 

Mahkeme, RTÜK tarafından ‘Kızıl Goncalar’a verilen iki kez program durdurma ve 9 milyon cezayı onayladı ve Fox TV pazartesi akşam dizinin yayın saatinde, Kızıl Goncalar’ın yeni bölümü yerine, “Deprem sonrası ilk 6 saatte yapılması gerekenler” belgeselini yayınladı. 

Dizinin yönetmeni Ömür Atay, dizinin yayın saatinde bir twit attı. 

"Bu gece yayın yok. Sektörden sansüre hayır diyen de neredeyse hiç kimse yok. Özgür düşünceye ve üretime yönelik bir sansür operasyonu yürütülüyor. Biz setteyiz. Hikayemizi anlatmaya ve çekmeye devam ediyoruz. Seyircilerimize selam olsun”.

İşte asıl mesele Ömür Atay’ın serzenişi. Neden sansüre dur diyen bir toplumsal duyarlılık yok? Neden dayanışma yok? Korku öyle bir tahakküm kurdu ki, sansüre bile mahal bırakmadan insanlar kendi otosansürünü yarattı. “Başım belaya girmesin, bana zarar gelmesin, hakkımda davalar açılmasın, işimden, rızkımdan olmayayım” derken, suya sabuna dokunmayan, kendine çizdiği  sınırlar içinde yaşayan, haksızlıklara boyun eğen  ve iyice kabuğuna çekilen bir toplum olduk.  

Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!

Bize dokunmayan yılan, öyle bir sardı ki dört  koldan, anaokul çağındaki çocukları bile etkiledi. 2016 yılından bu yana uygulanan sabit saat uygulamasından söz ediyorum. Kör karanlıkta gidiyor çocuklar okula! Karanlıkta uyanıp, karanlıkta çıkıyorlar yola. Sabit saatte kalma ısrarı,  çocuklarımızın hayatını olumsuz etkiliyor. Her yaştan, her sınıftan, her eğitim seviyesinden insanı, aileyi derinden etkileyen sabit saat uygulamasına karşı bile bir araya gelemiyoruz. “Çocuklarımızın kör karanlıkta sokağa çıkmasını istemiyoruz” diyemiyoruz. Bunu değiştirmek için sokağa dökülmüyoruz. Öğretmenler, veliler, aileler, çocuklarımızın gün ışığında okula gitme hakkı için bile örgütlü mücadele başlatamıyoruz. 

Bir gün herşey için çok geç kalmış olacağız. O gün gelmeden, CHP lideri Özgür Özel 14 Ocak’ta, herkesi, tüm vatandaşları Anayasa’ya, anayasal haklarına ve geleceğine sahip çıkmak için Tandoğan Meydanı’na çağırdı. Halk uzun zamandır ilk kez, Anayasa mitingi için bir araya gelecek! Sesimizi duymazdan gelenlere, sesimiz olduğunu göstermek için. Anayasanın herkes için olduğunu hatırlatmak için. Anayasa yoksa, birey de yoktur demek için, 

Sokağa çıkamadığımız günler için… Korkuyu arkada bırakıp cesaretin gücünü gösterebilecek miyiz?

14 Ocak’ta Tandoğan Meydanı’na çıkabilecek miyiz ?

14 Ocak Tandoğan Meydanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderini belirleyecek.. Meydanda binler mi olacak? milyonlar mı? 

Herşey korkuyla cesaret arasındaki ince çizgiye bağlı…