ABD ve AB’nin ekonomik bloğuna karşı bir diğer ekonomik blok kuruldu. BRICS… (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika)… Blok büyüyor. Daha geçenlerde Ağustos ayının son haftasında, BRICS ülkeleri; Suudi Arabistan, Arjantin, İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Etiyopya’nın üyelik başvurularını kabul etti ve üyeliğe davet etti. Bu ülkelerin tam üyelikleri 1 Ocak 2024’te başlayacak.
BRICS ülkeleri, küresel finans sisteminde Batı’nın egemenliğini kırmayı, neoliberal düzende giderek artan eşitsizliğin yerine daha adil bir küresel rekabet ortamı hedefliyorlar.
Dünya nüfusunun yüzde 40’ına, dünya Gayrı Safi Yurt İçi Hasılasının (GSYiH, toplam mal ve hizmet üretimi) yüzde 25’ine sahip BRICS ülkelerinin ağırlığı yeni katılımlarla kuşkusuz çok daha artacak. Özellikle petrol üreten ülkeler Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerinin ABD ekseninden çıkmaya çalışması ortalığı epey kızıştıracak gibi görülüyor.
BRICS ülkelerinin ortak bir para birimi oluşturması şimdilik uzak bir ihtimal. Ancak yerel para birimleri ile ticaret yapmayı prensip olarak kabul ediyorlar. Petrol üreticisi Suudi Arabistan ve BAE’nin dolar dışında bir para birimi petrol ihraç etmesine ABD’nin nasıl yanıt vereceği bir sır değil. Petrolü dolarla değil de Euro ile satmayı düşündüklerini söyleyen Saddam’ın Irak’ın, Kaddafi’nin Libya’nın başına gelenler henüz çok taze.
ABD bir taraftan aynı dine ve mezhebe sahip Rusya ve Ukrayna savaşını kışkırtırken, diğer taraftan Rusya’yı çevrelemeye son hızla devam ediyor. Bu gerilimi artırıyor. Şimdi Ortadoğu'da, Bir Yahudi - Müslüman çatışması tekrar başladı.
Savaş bölgesine ABD uçak gemisi ve beraberindeki filo, İngiliz Donanması'ndan gemiler dahil oldu. Savaş Yahudi-Hristiyan ittifakı ile Müslüman savaşına dönüşebilir mi?
BİRAZ DA TEKNOLOJİ
Bu süre içinde teknolojide de büyük gelişmeler yaşanıyor. Bilgi teknolojilerindeki gelişme istihdam ve işçi hakları önündeki en büyük tehditlerin başında geliyor. Robotlar ve yapay zekâ yakın bir gelecekte üretim ilişkilerini ve yine buna bağlı olarak bölüşümü de değiştirecek gibi görülüyor. Yakın bir gelecekte, yapay zekâdaki gelişmelere paralel olarak dünyadaki ekonomik sistemlerin, sınıf çatışmalarının, üretim ve bölüşüm ilişkilerinin değişeceğine tanık olacağız.
Bu teknolojik gelişmeler, neden olduğu eşitsizlikler yüzünden çıkmaza giren Neoliberal düzen için ayrı bir değişim baskısı oluşturmaya başladı bile. Doların yerini başka bir rezerv para birimi alabilir mi? Ben bu sorunun yanıtını sürekli olarak şöyle veriyorum: Kaybedeni ABD olan büyük bir savaş olmadıkça, doların yerini başka bir para birimi alamaz…
Olası şu gelişmeleri de göz ardı etmeyelim. Dünya ya yüksek servet vergilerini kaynak olarak kullanacak yeni sosyal devlete yönelecek ya da çok uluslu şirketlerin kontrolündeki dijital diktatörlüklere dönüşecek. Soru şudur: Geniş çaplı dijital diktatörlükler için çok sayıda insanın öldüğü büyük bir dünya savaşına ihtiyaç duyulur mu?
SORUNUN YANITINI ARAMAYA DEVAM
İkinci Dünya Savaşı'ndan bugüne kadar olan dönemde biriken sorunlar ve teknolojik gelişmeler büyük bir “çatışma ve/veya savaş”ı, köklü bir ekonomik ve siyasal sistem değişimini zorluyor.
Şartlar bunun için olgunlaştı mı? Bunun yanıtını hemen vermek mümkün değil.
Bir Sırp milliyetçisinin Saraybosna’da Avusturya Arşidükü ve karısını öldürmesi, bir intikam savaşını değil, biriken sorunlar üzerine Birinci Dünya Savaşı'nı başlatmıştı. Bu olay olmasaydı ya da savaşı tetiklemeseydi, Birinci Dünya Savaşı yine olacaktı. Belki 1914’te değil, 1915 ya da 1916’da…
Hamas’ın İsrail konser alanına saldırıp aralarında başka ülke vatandaşlarının da olduğu binden fazla kişiyi öldürmesi bir intikam savaşı mı olacak, yoksa yeni bir büyük savaşı mı tetikleyecek?
Bugün olmasa bile yukarıda sıraladığımız gelişmeler büyük bir felaketin habercisi… Savaşlar ve kayıplar üzerine bir hatırlatma ile yazıyı bitirelim.
1900 yılında dünya nüfusu 1 milyar 600 milyon idi. Birinci Dünya Savaşı'nda yaklaşık 10 milyon asker, 10 milyon sivil olmak üzere 20 milyon kişi hayatını kaybetti. Savaşın en öldürücü ve etkili silahları sırasıyla makineli tüfekler, toplar, tüfekler ve süngü idi…
İkinci Dünya Savaşı yıllarında dünya nüfusu 2 milyar 300 bin civarındaydı. Saldırılar, çatışmalar, açlık ve sonrasındaki hastalıklar nedeniyle ölümlerin 80 milyonu geçtiği söyleniyor. Savaşın en öldürücü silahı ABD’nin Japonya’ya attığı iki atom bombası idi. Bu bombalarla 150 bin kişi hayatını kaybetti. Savaşın diğer öne çıkan silahları, uçak gemileri, denizaltılar, uçaklar, uçaklarla yapılan bombardımanlar, uzun namlulu toplar, radar sistemleri, tanklar, roketler gibi Birinci Dünya Savaşı'na göre kıyaslanmayacak kadar öldürücü ve yüksek teknolojili silahlar idi.
Bugün dünya nüfusu 8 milyarı aştı. Olası bir savaşta kullanılacak nükleer ve kimyasal silahların öldürücü etkisini tahmin edenler, dünya nüfusunun büyük çoğunluğunun yok olacağını söylüyor. Ünlü bir bilim insanının söylediği gibi, “Üçüncü Dünya Savaşı'nda kullanılacak silahları bilemem ama Dördüncü Dünya Savaşı taş, sopa, kazma ve kürekle yapılacak.”
Her zaman barıştan yanayız. Ama tarihe baktığımızda savaşlar var ve maalesef insanlık, sonunu bile bile koşar adım bir felakete gidiyor.
Çok Okunanlar
Gelinim Mutfakta kim elendi? 10 bileziği kim aldı? 22 Kasım 2024 puan durumu
Fenerbahçe En-Nesyri için Al-Nassr'den gelen rekor bonservisi reddetti
22 Kasım 2024 burç yorumları
BEDAŞ 22 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Lüks araba markası Jaguar logosunu neden değiştirdi? Yeni logosu ne oldu?
Netenyahu'yu tutuklayacak ülkeler belli oldu!
Bakan Yusuf Tekin'den Teğmen Ebru Eroğlu ve diğer teğmenleri kurtaracak karar!
21 Kasım 2024 reyting sonuçları: Perşembe günü hangi yapım birinci oldu?
Mauro Icardi’nin Greeicy ile kulis paylaşımı Nara’yı çileden çıkardı
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi